İLİMİZİN TANITIMI
İLİMİZİN TANITIMI
Medeniyetlerin doğduğu Avrasya‘yı bir uçtan öteki uca kat edip Avrupa'nın batısı ile Asya ‘nın doğusunu birleştiren ve medeniyetlerin yayılma yolunu ifade eden eksen Anadolu ‘dan geçmektedir. Avrasyanın bu uzun doğu batı ekseni boyunca toplumlar arası hareketlilik yoğun olarak hep olmuş, bu hareketlilik toplumsal rekabet , savaş ve göçlere sebep olmanın yanında aynı zamanda da toplumsal ve teknik yeniliklerin bu eksen boyunca yayılmasını sağlamıştır. İşte adeta medeniyetleri taşıyan bu eksen Anadolu ‘dan geçerken yoğunlaşarak (ve daralarak) Anadolu‘yu medeniyetler köprüsü haline getirmektedir. Bu özellik Anadolu‘yu tarihin ilk çağlarından beri medeniyetler beşiği haline getirmiştir. Bu nedenle Anadolu'nun her taşı tarih kokan bir yer yüzü cennetidir.
Tarihte olduğu gibi günümüzde de medeniyetleri buluşturan Yurdumuzun önemli kavşak noktalarından birinde de Malatya bulunmaktadır. Bu özelliği Malatya ‘yı tarihin her döneminde önemli kılmış ve dikkatleri hep üzerine çekmiştir.
Malatya, eski çağlardan beri Anadolu ve Ortadoğu'nun geçit veren kavşak noktasındadır. Doğuda en eski ulaşım yolu; Malatya-Sivas üzerinden Erzurum'a, oradan da Kafkasya'ya uzanan yoldur. Buna, Karasu Aras yolu da diyebiliriz. Öte yandan Güneydoğu'ya, Malatya ve Diyarbakır üzerinden Mezopotamya'ya uzanan yol önemlidir. Malatya'dan doğuya doğru Murat, Karasu Van Gölü diğer tabii bir önemli yoldur. Diğer önemli bir yol ise Güneyden gelip Malatya'da düğümlenen Malatya - Kahramanmaraş arasında Torosların çok kesif göründükleri bir sahada, akış yönleri farklı vadilerin takip ettiği tabii bir koridor boyunca uzanmaktadır. Güneyde dağlar arasında açılmış bir başka yol, Adıyaman üzerinden Urfa'yı Malatya'ya bağlamaktadır.
Belirtilen yollar, Malatya'da birleşerek kuzeyde Kafkasya'ya, güneyde Çukurova, Mezopotamya ve Suriye'ye, batıda Ege sahillerine, doğuda İran ve uzak doğuya kadar uzanmaktadır. Bu yollar, Akad İmparatoru Sargon zamanından beri işlemekteydi. Hititler zamanında da işlemekte olan bu yoldan Hitit Krallarının geçerek Anadolu üzerindeki devletlerle savaştığı bilinmektedir. Hitit Kralı Şuppililiuma 'nın bu yoldan geçerek Aşağı Fırat boylarına indiği, dolayısıyla Malatya civarında Fırat Nehrini geçtiği kaynaklarca belgelenmektedir. Bu yolun Kayseri Kültepe'den başlayarak, Gürün Darende Malatya Samsat üzerinden Urfa'ya vardığı buradan da ikiye ayrılarak Gargamış ve Halep'e, diğerinin de Nusaybin üzerinden doğuya Asur ve Babil'e gittiği tahmin edilmektedir. Mezopotamya ile Anadolu arasındaki ticaret ve kültür alışverişinin bu yol üzerinden yapılması, Malatya'nın tarihi ve kültürel önemini artırmıştır.
Antik çağlarda kullanılan yolların yanında, Roma döneminde ticaretle sınırların korunması amacıyla yeni yol yapımına geçilmiştir. Malatya'nın büyük bir askeri merkez olması sebebiyle Romalılar, askeri ve ticari amaçla kullanılan yollarını Malatya'dan geçirmişlerdir. Bu durumu, yol kenarlarına dikilen mil taşları doğrulamaktadır.
Bizans İmparatorluğu Roma yollarını aynı amaçla kullanılmıştır. Araplar, Bizans topraklarına yaptıkları akınlardan sonra geri çekilirken Kommagene ile Malatya arasındaki geçitten faydalanmışlardır. Türkler ise Fırat Nehri'ni Malatya yakınlarında aşarak Orta Anadolu'ya ulaşmışlardır.
MERKEZ
Yüzölçümü: 12.312 km2
Toplam Nüfusu: 769.544
Merkez Şehir Nüfusu: 583.579
Sanayi tesislerinin ve Malatya Ovası'nın burada bulunması nedeniyle nüfusun büyük bir kısmı burada yaşamaktadır.
İlde nüfusun en yoğun olduğu ilçe Merkez ilçedir. İlçe topraklarının büyük bir bölümünü oluşturan Malatya Ovası ilin en önemli düzlüğüdür. Fırat'ın kollarından biri olan Tohma ile ona karışan birçok büyük-küçük akarsu ovayı sular. Ovanın sulanan kesimlerinde şeker pancarı, tütün, sebze, meyve ve tahıl üretimi önemli oranda yapılır. Yaylalarda hayvancılık yapılır. Son yıllarda besicilik gelişmeye başlamıştır.
Bağlı ilçe ve bucaklar: Bağlı bucak ve köyleri; Bağtepe, Bindal, Bulgurlu, Çamurlu, Dilek, Duranlar, Fatih, Furuncu, Göller, Gölpınar, Göktarlı, H. Haliloğlu Çiftliği Köyü, Hanımın Çiftliği Köyü, Karagöz, Karahan, Karakaş Çiftliği Köyü, Karaköy, Kırkpınar, Konak, Küllümağara, Mahmutlu, Özal, Samanköy, Suluköy, Sütlüce, Şahnahan, Tepeköy, Topraktepe, Topsöğüt, Yaka, Çolaklı, Alhanuşağı, Balık deresi, Bulutlu, Düzyol, Elmalı, Erenli, Gülümuşağı, Hacıyusuflar, Hisartepe, Kamıştaş, Kapıkaya, Karatepe, Merdivenler, Pelitli, Söğüt, Tanışık, Tokluca, Uluköy, Yaygın, Yenice, Yeniköy, Selvidağ, Orduzu, Duruldu
İLÇELERİMİZ:
AKÇADAĞ
Yüzölçümü : 1.193 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Toplam Nüfus : 29 573
Akçadağ yöresinde ilk yerleşim M.Ö. 111'de eski Tunç devrinde başlamış, Geç Hitit, Roma ve Bizans devirlerinde devam etmiştir. Bu devirlerin yörede yaşandığı Akçadağ ilçe merkezinde yer alan Akçadağ Höyük ve Akçadağ kasabasında yer alan Ören Höyük ve Akçadağ Ören kasabası yolu üzerinde bulunan ikinciler Höyükte yapılan yüzey çalışmalarıyla belirlenmiştir. İlçemiz Osmanlı döneminde de yerini koruyarak Sultan Hamid'in Doğu Anadolu'da meydana getirdiği Hamidiye Alayları çerçevesinde Osmanlı ordusuna at ve zahire yetiştirmiştir.
Akçadağ, Osmanlı devrinde tahminen 1850 yıllarında bugünkü Levent bucağında teşkilatlandırılmış, 1858 yılında ilçe merkezi şimdiki yerine Arga'ya nakil edilmiştir.
Cumhuriyet döneminde de Malatya'ya bağlı ilçe merkezi olan Akçadağ'ın Malatya'ya 37 km. batı ve kuzey batısında 850 ile 1660 rakımları arasında, ilçenin doğusunda Malatya merkez ilçesi, güneyinde Yeşilyurt ve Doğanşehir ilçesi, batısında Kahramanmaraş iline bağlı Elbistan ilçesi, kuzeyinde Darende ve Hekimhan ilçeleri bulunmaktadır.
İlçenin yüzölçümü 1.193 km2 olup denizden yükseldiği 925 metredir. İlçenin Kürecik ve Levent olmak üzere 2 bucağı, merkez Ören ve Yukarı Kozluca olmak üzere 3 belediyesiyle 72 köyü, 9 mahallesi ve 169 mezrası vardır, ilçe, ova ve dağlık bir konumda kurulmuştur, ilçeye karasal iklim hakimdir. Çiftçiliğin her türlüsüyle uğraşılmakta, genellikle aile ekonomisi tarıma dayanmaktadır. Eğitim ve kültürel faaliyetler ile halkın büyük şehirlerle fazla ilişki kurması, çok sayıda halkın Avrupa ülkelerine işçi olarak gitmesi, ilçenin kısıtlı olan sosyal hayatını modern hale getirmiştir. Okuma yazma oranı %98 gibi yüksek bir rakama ulaşmıştır.
İlçe sınırları içerisinde Tigem'e bağlı Sultan Suyu üretme Çiftliği mevcut olup, bu çiftlikte tarım ve meyvecilikle birlikte hayvancılık yapılmaktadır. Ülkemizin ünlü yarış atları burada yetiştirilmektedir.
İlçe, tarihi eser bakımdan eski konaklama merkezi olan han kalıntıları açısından zengindir. Bunlardan Sarıhacı, Bekiruşağı ve Esenbey köylerinde, yine Kürecik bucağına bağlı Düvencik köyü civarında Hititler devrinden kalma Ferik Kalesi ile kaya manzaralarını sayabiliriz.
Gezilebilecek Yerleri : Başpınar, Akpınar, Karadağ eteklerinde Yaylak köyünün üzerinde yaklaşık iki metre çapındaki yapay mağara ile Sultansuyu sayılabilir.
ARAPGİR
Yüzölçümü: 964 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Arapgir Toplam Nüfusu : 10 796
Arapgir'in eski adı Daskuza'dır. Daskuza (Arapgir) civarındaki yerleşim birimlerinin en eskilerinden olup, Malatya ili ile yaşıt sayılabilir. Arapgir'in ilk yerlileri Muşkilerdir. Şehrin M.Ö. 1200 yıllarında kurulduğu sanılmaktadır. Sırasıyla M.Ö. 850 yılında Asur, M.Ö. 612 yılında îran (Met), M.S. 717 yılında Danişmentliler, 1178 yılında Anadolu Selçuklu Devleti, Selçukluların Moğollar'a Köse Dağı Savaşı'nda yenilmesinden sonra Moğolların, Anadolu Beylikleri'nin kurulmaya başladığı dönemde Karakoyunlar'm eline geçer. 1515 Çaldıran Savası'ndan sonra Osmanlı Devleti'nin egemenliği altına girer.
1518 yılında tutulan ilk Osmanlı Tesnit Tahrir defterinde Diyarbakır eyaletinin 12 sancağı bulunmaktaydı. Bu defterde Arapgir de yer almakta ve 10. sırada bulunmaktaydı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Sivas valiliğine bağlı bir sancak merkezi olan ilçe, 1834'de Diyarbakır ve 1847fde Mamuret-ül Aziz (Elazığ) sancaklarına bağlandı. 1927-1928 tarihli Türkiye'de devlet salnamesinde ise Arapgir Malatya'ya bağlı bir kaza olmuştur. İlçenin yüzölçümü 956 km2'dir.
İlçe, engebeli ve dağlık bir bölgeye sahiptir. İlçenin kuzeyinde Erzincan iline bağlı Kemaliye ilçesi, Sivas iline bağlı Divriği ilçesi, güneyinde Elazığ iline bağlı Ağın ve Keban ilçeleri, batısında Arguvan ilçesi bulunmaktadır. İlçe merkezinde rakım 1250 metredir. İlçenin Taçdelen olmak üzere 1 bucağı, merkez olmak üzere 1 belediyesiyle 42 köyü ve 49 mezrası vardır.
İlçenin tarihi eser olarak Ulu Camii bulunmaktadır. Bu eserin 14. yy. yapısı olduğu sanılmaktadır. Yine Yeni Camii'nin Akkoyunlular döneminde (1389-1551) yapıldığı söylenmektedir. Cafer Paşa Camii, 1694 tarihinde Cafer Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mirliva Ahmet Paşa Camii, Mirliva Ahmet Paşa'nm yaşadığı 17. yüzyıla aittir. Gümrükçü Osman Paşa Camii 1823 tarihinde yapılmıştır. Çobanlı Camii'nin yapım tarihi 1893 olarak belirtilmektedir. Ayrıca Molla Eyüp Camii, Osman Paşa Camii ve çarşı hamamını sayabiliriz.
Gezilebilecek Yerler : 19. yüzyıl ortalarında eski Arapgir terk edilerek bugünkü yerine taşındığından sanat değeri yüksek birçok tarihi yapı eski Arapgir'de kalmıştır. Bu tarihi eserlerin birçoğu harap haldedir. Eski Arapgir'de Hanikah, Cafer Paşa Camii, Osman Paşa Hamamı, Çarşı Hamamı, Miran Çayı kıyısındaki Harap Pazar harabeleri, Brenge Deresi boyunca uzanan vadi ile Kaynarca, gezilecek ve görülecek yerler olarak sayılabilir.
ARGUVAN
Yüzölçümü: 1.037 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Arguvan Toplam Nüfusu : 8 162
İlçede en eski yerleşimin kalkolitik çağda başladığı, eski Tunç, Hitit, Roma ve Bizans devirlerinde devam ettiği yüzey araştırması sonucu anlaşılmıştır. Bu araştırmalar Morhamam, Karahöyük ve îsaköy'de yapılmıştır.
Osmanlı imparatorluğu zamanında Tahir Bucağı adı ile Arapgir'e bağlı olan Arguvan, sonradan ilçe olarak Diyarbakır'a bağlanmış 1873 yılında Tahir adıyla Keban'a bağlı bir nahiye haline getirilmiştir. Cumhuriyetin ilanıyla merkez ilçesi olarak Malatya'ya bağlanmış, 1954 yılında Tahir nahiyesi merkez olmak üzere Arguvan adıyla Malatya iline bağlı bir ilçe haline getirilmiştir.
îl Merkezine 64 km. uzaklıktadır. Doğuda Arapgir, batıda Hekimhan, kuzeyde Sivas ile Divriğ ilçesi, güneyde Malatya merkez ilçe ile Elazığ topraklarıyla çevrilmiştir. İlçenin yüzölçümü 1.037 km2'dir. Malatya'nın en az nüfus yoğunluğu olan ilçesi Arguvan'dır.ilçenin Yoncalı olmak üzere bir bucağı, merkez olmak üzere, bir belediyesi, 46 köyü, 4 mahallesi ve 73 mezrası vardır.
Arguvan ilçe merkezi devamlı yer kayması sebebiyle iki defa değişmiştir. Yeni yerleşim yeri, eskisinin 2 km. kuzeyinde yer almaktadır. Yüzey şekilleri açısından genellikle engebeli olup, kuzeyi dağlık güneyi ise plato özelliği taşımaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi'nin iklim özelliklerini gösterir. Yazları çok sıcak ve kurak, kışları çok soğuk ve yağışlı geçmektedir. Yöre halkı tarım üretimi olarak meyvecilik, hububat ve baklagiller ile meşgul olmaktadır. Okuma yazma oranı % 95-98 arası seyretmektedir, ilçenin kırsal kesimlerinde arazinin azlığı ve genelde susuz oluşu sebebiyle geçimini sağlayamayan halk, istikbâli okumada aramıştır. Bu sebeple okuma - yazma oranı yüksektir.
ilçede tarihi eser bulunmamakla beraber arkolojik alan bulunmakta bunlar ise İsa köy, Karahöyük ve Tarlacık Höyüğüdür.
Tarih : İlçenin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemekle birlikte, Anadolu'ya ilk Türk göçlerinin başladığı zamanlarda buraya da insanların yerleştiği söylenebilir.
Gezilebilecek Yerler : İlçe merkezine 10 km uzaklıktaki Kızık köyünde bulunan Balıklı Çeşme, yine ilçeye 10 km mesafedeki Bemara Çayı'nın geçtiği yeşilliklerle dolu vadi, ilçenin 3 km uzağında Dolaylı Mahallesinde Büyük bağ adındaki kaynak ile Görge köyündeki Deliklitaş belli başlı gezinti yerleridir.
BATTALGAZİ
Yüzölçümü: 213 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Battalgazi Toplam Nüfusu : 299 863
TARİHİ DURUMU:
Malatya'nın ikinci yerleşim yeri olan ve 1988 yılına kadar Eskimalatya ismi ile anılan İlçemizin tarihi çok eskidir. Malatya şehrinin ilk kuruluş yeri bugünkü Bahçebaşı Kasabası içinde yer alan Aslantepe Höyüğüdür. Bu alan özellikle M.Ö.XX ve XIX. yüzyıllarda işlek kervan yollarının kesiştiği bir bölümdür. O zaman ki Asur ve Urartu kaynaklarında bu yöre MALDİA, MELİT, MELİDE ve MELİTEA olarak değişik biçimlerde isimlendirilmiştir. M.S. I. y. y.da Aslantepe Höyüğündeki bu yerleşim birimi bugünkü Eskimalatya üzerine kaymıştır. Dolayısıyla bu tarihten itibaren 1836 yılına kadar geçen ve Malatya tarihi olarak anlatılan bölüm aslında Battalgazi İlçesinin tarihidir.
Romalılar ve Bizanslılar döneminde büyük bir şehir haline gelen Eskimalatya etrafı surlarla çevrilmiş, doğuda askeri bir üs olarak önem kazanmıştır. Bizans egemenliğinde olduğu halde yıllarca Sasanilerin akınına uğramış, VII. y.y.dan X.y.y.a kadar Araplarla Bizanslılar arasında el değiştirmiştir. Araplar tarafından MALATİYA adıyla anılan kent 1101 yılında Danişmentlilerin, 1105 yılında Anadolu Selçuklularının, 1399 yılında ise Osmanlıların eline geçmiştir. 1401 yılında Timur'un ordusu tarafından yağmalanmıştır. Daha sonra Osmanlılarla Memluklular arasında çekişmeye konu olmuş ve Dulkadiroğullarının yönetimine girmiştir. 1515'de I. Selim'in Osmanlı topraklarına kattığı kent daha sonra Dulkadiriye Eyaletine bağlı Malatya Sancağının Merkezi yapılmıştır.
XIX.y.y.ın başında sürekli ayaklanma ve eşkiya saldırıları yüzünden şehir harap duruma düşmüş ve halk kent çevresindeki bağlarda yaşayınca kentin gelişmesi durmuştur. Doğu Anadolu'daki Osmanlı orduları komutanı Hafız Mehmet Paşa karargahını Harput'tan Malatya'ya taşıyınca halk kenti terketmiş ve boş kalan evlere askerler yerleştirilince bağların yoğun olduğu Aspusu yöresine giden halk geri dönmemiş ve bu mahalde yeni Malatya gelişmeye başladı. Ordu Nizip savaşı için Eskimalatya'dan ayrılınca kent boş kaldı. Halk harabeye dönmüş evlere dönmedi. 1839 Mayıs'ından sonra Eskimalatya eski bir yerleşim birimi olarak varlığını sürdürdü.
Cumhuriyet Döneminde Malatya'nın il olmasından sonra Eskimalatya'da 1928 yılında belediye, 1932 yılında nahiye oldu. 1987 yılında Eskimalatya Belediyesi Encümeninin ittifakla aldığı kararla "ESKİMALATYA" ismi ünlü Türk İslam Komutanı ve Kahramanı Battalgazi'nin burada yaşamasından dolayı değiştirilerek "BATTALGAZİ" adını aldı. Eskimalatya Kasabası 19.06.1987 tarih ve 3392 sayılı kanunla (04.07.1987 tarih ve 19507 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.) ilçe oldu. 01.05.1988 tarihinden itibaren İlçede kuruluşlar faaliyetlerini sürdürmeye başladılar.
DARENDE
Yüzölçümü: 1.363 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Darende Toplam Nüfusu : 28 060
İlçenin yüzölçümü 1.363 km2 dir. Darende'nin kuzeyinde Kuluncak, kuzey batısında Gürün, batısında Elbistan, güneyinde Akçadağ ve doğusunda Hekimhan ilçeleri bulunmaktadır. İlçenin rakımı 950-2150 arasında değişmektedir. İlçede Ayvalı, Ağılbaşı, Aşağı Ulupmar, Balaban, Ilıca, Yenice ve ilçe merkezi olmak üzere 7 belediye, 43 köy ve 15 mezra vardır.
Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer, ilçede sulanabilir arazi olarak Tohma Çayı boyundaki araziler sayılabilir. Genelde Yeniköy, Balaban, Ağılyazı ovalarında tarım yapılmaktadır, ilçenin tahıl ambarı olarak Yeniköy ve Başdirek ovası bulunmaktadır, ilçenin en büyük gelir kaynağı kayısıcılıktır. Halkın büyük bölümü gurbetçilik ve ticaretle uğraşmaktadır, ilçe sürekli büyük şehirlere göç vermektedir.
İlçede sosyal hayat hızla gelişme ve değişme göstermektedir. Eğitim ve kültür yönünden de zengin bir yapıya sahiptir, ilçede 83 ilkokul, 3 ortaokul, 6 lise mevcuttur. İnönü Üniversitesine bağlı Darende ilahiyat Fakültesi 2001-2002 Akademik Yılı'nda İnönü Üniversitesi kampüsüne taşınmıştır. Okuma yazma oranı % 92-95 arasındadır, ilçe, Mehmet Paşa Halk Kütüphanesi, Somuncubaba Kütüphanesi, Es Seyyid Osman Hulusi Efendi Özel Kütüphanesi, Balaban Şeyh Abdurrahman Erzincani Kütüphanesi, ilahiyat Fakültesi Kütüphanesi bu kütüphanelerdeki birçok el yazması kitapları ile kültür alanında zengin bir yapıya sahiptir.
Darende, tarihi ve turistik yönünden de oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Bunlardan Ulu Camii ve minaresi, Dânâbey Minaresi, Hacı Müsrif Camii, Taceddin Mescidi, Somuncubaba Camii ve Külliyesi, Çilehanesi, Ozan Mescidi, Senkbar (Zengibar) Kalesi, Bedesten, Hantarıs Boğazı ve Kalesi, Günpmar Şelalesi, Arslan Taşlar ve Dum Dum, Mehmet Paşa Külliyesi, Balaban Içmeceleri, Uzunok Köprüsü, Hacılar ve Nadir Köprüsü sayılabilir.
Tarih: 7000 yıllık bir tarihe dayanan Darende, Etilerden (Hititlerden) kalma bir yerleşim merkezidir. Mezopotamya'da büyük bir imparatorluk kuran Asurlular Anadoluda'ki ticaret merkezini ellerinde tutmak için Tohma boyunda koloniler kurmuşlardır. Daha sonra Darende, Persler tarafından işgal edilmiş Sengbar Kalesi bu dönemde bir askeri üst haline gelmiştir. Bu dönemden sonra Roma Imparatorluğu'na katılan Darende 8. yy'dan itibaren Müslümanlar tarafından fethedilmiş, bu dönemde Zaviye ve Sengbar Kalesi, etekleri bir kültür ve ticaret merkezi haline gelmiştir. Darende, 1517'de Osmanlı yönetimine girerek Darende 1867'den başlayarak, Sivas vilayeti Merkez sancağına bağlı bir kaza merkezi durumuna getirildi; 1934'te ise Malatya'ya bağlanmıştır.
Gezilebilecek Yerler: Eski yerleşim yerlerimizden biri olan Darende ilçesinde birçok turistik değeri olan yer mevcuttur. Bunları kısaca belirtmekle yetineceğiz: Zengibar Kalesi (Taşkale), Karahisar, Kızılhisar, Kötü Kale, Balaban Çayı etrafında rastlanan sütunlar, Kaletepeler, Aslantaşlar, Ulu Cami Minaresi, Bedesten Hacı Müşrif Camii, Taceddin Mescidi, Balaban kasabasında Abdurrahmani Erzincani Camii, Köprügözü, Somuncu Baba Camii, Balıklı Kuyular, Gürpınar Şelalesi, Mehmet Paşa Külliyesi, Balaban İçmeleri, Uzunok Köprüsü.
DOĞANŞEHİR
Yüzölçümü: 1290 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Doğanşehir Toplam Nüfus: 40 064
İlçe, Malatya'ya 58 km uzaklıkta, deniz seviyesinden yüksekliği 1290 metre olup, ova ve dağlık bir kısımda kurulmuştur, İlçenin doğusunda Adıyaman ilinin Çelikhan ilçesi, güneyinde Adıyaman ili Besni ve Gölbaşı ilçeleri, batısında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesi, kuzey doğusunda Akçadağ ve Yeşilyurt ilçeleri bulunur.
İlçenin en önemli gelir kaynağı tarımdır. Son yıllarda önemli gelişme gösteren meyvecilik bir geçim kaynağını oluşturmaktadır. Hayvancılık genel olarak köylerde yapılmaktadır. İlçe merkezi ve köylerinde geleneksel değerlere, mahalli örf ve âdetlere önem verilmektedir.
İlçe tarihi ve mesire yerleri açısından zengindir. İlçe merkezinde tarihi sur kalıntıları M.Ö. 66 yılında Bizans döneminde yapılmıştır. Mesire yeri olarak Erkenek vadisinde bulunan şelale ile tabii yerleri, Sürgü kasabası içinde yer alan Pınarbaşı sayılabilir.
Tarih: İlçenin ilk yerleşimininb M.Ö. 66 yılında Romalılar tarafından Hıristiyanlığı Asya'ya yaymak amacıyla oluşturulduğu sanılmaktadır. Kısa el değiştirmelerle 758 yılma kadar Bizanslılar'm elinde kalan Zipetra adlı ilçe, bu tarihte Abbasi halifesi Harun Reşit tarafından ele geçirilmiş ve imar edilmiştir, 857 yılına kadar Arapların elinde kalan ilçe, daha sonra Bizanslılar'm eline geçmiş, 1399 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, 1401 yılında ise Timur tarafından yağmalanmıştır. 1515 yılında tekrar Osmanlı topraklarına katılan ilçe 1877'den önceki adı Viranşehir veya Harapşehir olan ilçe, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında doğudan getirilerek yöreye yerleştirilen halkından dolayı Muhacir Köyü diye adlandırıldı. Besni'ye bağlı bir köy iken aynı yılda nahiye merkzi olmuştur. 1929'da bucak merkezi oldu. 1933'te Doğanşehir adını alan şehir, 1 Nisan 1946'da Akçadağ ilçesinden ayrılarak bağımsız bir ilçe durumuna getirilerek Malatya'ya bağlanmıştır.
Gezilebilecek Yerler: Sürgü Barajı, Polat Balık Yaylası, Sulu Mağara, Şakşak, Sürgü, Takas, Harapşehir İçmeceleri, Beypınarı, Acıpınar Yaylası, Sıtmapınarı, Yıldızsubaşı, Çığlık Ağaçlıkları, Kayapınarı, Sürmeli I'ınarı, Erkenek, Sakaltutan Suyu, Değirmen Deresi, Reşadiye Pınarı, Topraktepe'de Kayapınar.
DOĞANYOL
Yüzölçümü: 233 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Doğanyol Toplam Nüfus : 4 440
1990 yılında ilçe statüsüne kavuşan Doğanyol ilçesinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. 500 yıl kadar önce köy olarak kurulduğu, 80 yıllık belediyelik ve nahiye olduğu söylenmektedir. Doğanyol'un eski ismi Keferdiz olarak geçmesine rağmen, kaynaklarda Kefersut ve Kefersük olarak geçmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında şimdiki Adıyaman ilinin Kâhta ilçesine bağlı olan Doğanyol, daha sonra Elazığ iline, Cumhuriyetten sonra da Malatya iline bağlanmıştır. İlçe Malatya'ya 120 km. mesafede olup, ilçenin doğusunda Diyarbakır ilinin Çüngüş ve Çermik ilçeleri, batıda Pütürge ilçesi, güneyde Adıyaman ilinin Gerger ilçesi, kuzeyde Elazığ ilinin Sivrice ilçesi ile komşudur.
İlçenin yüzölçümü 233 km2 dir. (Yamaç, Örencik ve Köklükaya köyleri 1992 yılında ilçeden ayrılarak Pütürge ilçesine bağlanmıştır.) İlçenin merkez dahil olmak üzere 2 belediyesiyle 14 köyü, 26 mezrası bulunmaktadır. İlçede çalışma hayatı genellikle tarıma dayanmaktadır. Okuma yazma oranı her sene itibariyle yükselmektedir.
Tarih: İlçenin tarihi çok eskiye dayanmasına rağmen kayda değer tarihi eser bulunmamaktadır.
HEKİMHAN
Yüzölçümü: 1844 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Hekimhan Toplam Nüfusu : 19 946
Hekimhan ilçesinin bir yerleşim yeri olarak "1656- 1661" yılları arasında Köprülü Mehmet Paşa tarafından kurulduğu bilinmektedir. Kuruluşu tamamen askeri amaçlıdır. İlçe merkezindeki kitabeden Selçuklular devrinde yapıldığı anlaşılan eski bir hamam mevcuttur.
Halen halk dilinde "TAŞHAN" olarak bilinen bu handa Mısırdan Malatya ‘ya sürgün edilip Malatya da cezasını çektikten sonra İstanbul ‘a dönmekte olan Emrullah isimli hekim bir süre konaklamış, konakladığı bu süre zarfında hanın yıkılan yerlerini tamir ettirerek üzerine ismini yazdırmıştır. Daha sonraları konaklamaya gelen gelenler, üzerindeki yazıyı okuyarak tamir ettiren kişiye izafeten Hekimin Hanı demeye başlamışlar, bu isim zamanla değişikliğe uğrayarak "HEKİMHAN" şekline dönüşmüştür.
İlçe çevresindeki köylerde bulunan eski eser kalıntılarından genelde ilçe tarihinin eskilere dayandığı, eski "İPEKYOLU " ve LİKYA KRALI GİGES tarafından yaptırılan "KRAL YOLU " nun ilçeden geçtiği bilinmektedir. İlçe merkezi 16. Yüzyıldan beri köy olarak Keban'a daha sonra bucak olarak Akçadağ'a 1915 yılında ise ilçe olarak Malatya ‘ya bağlanmıştır.
EKONOMİK DURUM VE GEÇİM KAYNAKLARI:
1953 yılında Bilfer madencilik Şirketi ilçede mevcut demir madenlerini işletmeye başlayınca İlçede önemli ölçüde istihdam alanı açılmıştır.1978 Yılında Demir Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğüne devredilmesi sonucu bu sahadaki çalışmanın daha genişletilmesi iş kapasitesini arttırmıştır. Son yıllarda kayısı üretimine önem verilerek fazla miktarda kayısı üretimi ve bu ürünün de iç ve dış piyasada iyi para etmesi nedeniyle ilçede ekonomik durum nispeten düzelmiş halkın geçim standarttı normal seviyeye ulaşmıştır.
İlçede sanayi yok denecek kadar azdır. Şimdilik faaliyet gösteren birkaç tamir atölyesi ve marangoz atölyesi, tuğla fabrikası Kayısı işletme tesisi bulunmaktadır.
Nüfusun büyük bir bölümü tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır, geri kalan kısmı ise sanat ve ticaret ve taşımacılıkla uğraşmakta yada memur ve işçi olarak yaşamını sürdürmektedir.
YERALTI VE YERÜSTÜ ZENGİNLİKLERİ :
İlçemize bağlı Deveci köyünde yer altı zenginleri bakımından Demir ve Krom madeni bulunmaktadır.
COĞRAFİ KONUMU, İKLİM , BİTKİ ÖRTÜSÜ:
Hekimhan ilçesi Doğuda Arguvan,Batıda Kuluncak ve Darende, Kuzeyde Sivas ilene bağlı Kangal ilçesi, Güneyde Yazıhan, Akçadağ ve Malatya ile çevrili olup, çoğrafi yapısı dağlık ve engebelidir. Dağlarda genellikle orman yok denecek kadar azdır. Dağların çok dik ve ormansız olması sağanak yağışlarda taşkınlara ve hızlı erozyona sebep olmaktadır.
Zurbahan, Ayranca, Leylek, Kırankaya ilçenin belli başlı tepeleridir. Merkezden geçen Kuruçay ve Yağca çayı ilçenin akarsuları olup İlkbahar aylarında suları kuruyacak kadar azalır İlçedeki tipik kara iklimi hüküm sürmektedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise kar yağışlı ve çok soğuk geçer; düşen kar yaklaşık üç ay kalmaz, Nisan ayı sonuna kadar don olayı görülmektedir.
EĞİTİM VE OKURYAZARLIK ORANI, OKUL SAYISI:
Nüfusun % 95 ‘nin okuma yazma bildiği 5000 ‘e yakın kişinin Yüksek Okul Mezunu olduğu 1000 ‘ e yakınında Yüksek öğrenim de olduğu tahmin edilmektedir. İlçemizde toplam 43 okul bulunmaktadır.
SAĞLIK İLE İLGİLİ BİLGİLER:
İlçe merkezinde 50 yataklı bir devlet hastanesi olup, acil kazalara müdahale etmek için 112 Acil nokta istasyonu bulunmaktadır. İlçede SSK Dispanseri ve Verem Savaş Dispanseri de bulunmaktadır.
Gezilebilecek Yerler: Güzelyurt, Ilıcak, Şıpşıpı, Yücekaya, Sürbelıan mesire yerle¬ ri, Han Camii ve Kaletepeler gezilip görülecek yerlerin başında yer alır.
KALE
Yüzölçümü: 192 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Kale Toplam Nüfusu : 5 677
İlçe 09.05.1990 tarih ve 3644 sayılı kanunla 20 Mayıs 1990 tarihinde kurulmuş olup, eski ismi yörede İzollu olarak bilinmektedir. 1560 yılma ait tahrir defterine göre îzoli Komri, yani bugünkü Kömürhan yöresi anlaşılmaktadır. Tahrir defterinde ayrıca îzoli Köyü olarak zikretilmektedir. îzoli Köyünün yaklaşık 430 yıllık bir tarihçesi bulunmaktadır.
18. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu' nda İskan Siyaseti adlı esere göre 1760 yılında 1000 çadıra sahip olan, Malatya kazasının Çoban nahiyesinde yaşayan halk Erzurumda yaylayan, Diyarbakır'da kışlayan ikili bir hayat tarzına sahipti. Bunlar, 16. yüzyıl belgelerine göre Türkmenler grubundandır. İlçenin yüzölçümü 192 km2 dir.
İlçe Malatya'ya 33 km. uzaklıktadır. İlçenin bucağı yoktur. Merkez olmak üzere 1 belediyesi, 19 köyü ile 43 mezrası vardır. Doğusunda Elazığ, batısında Malatya il merkezi, kuzeyinde Karakaya Barai Gölü sahası ile Elazığ ilinin Baskil ilçesi, güneyinde Pütürge ilçesi bulunmaktadır.
Arkeolojik çalışmalarla Kale köyünde 1 adet Kale kalıntısı ve eski Pilot köyünde (Karakaya Baraj Gölü'ne su tutulmadan önce) yapılan kazılar sonucu çıkarılan eserler mevcut
Tarih: İzollu'nun yaklaşık olarak 430 yıllık bir tarihçesi bulunmaktadır. Ama, ilçe toprakları üzerinde milattan önceki zamanlarda yerleşimin meydana geldiği bilinmektedir. Karakay Baraj Gölü suları altında kalan Pirot Höyüğü, Bizans İmparatoru Pirot'tan kalmaydı. Ayrıca "İzollu olarak da buranın önemli bir yerleşim birimi oldu¬ğu bilinmektedir. İzollu adının çok eski tarihlerde buraya yerleşmiş bulunan bir aşiretten geldiği söylenmektedir. Önceleri Malatya merkez ilçeye bağlı bir nahiye iken, 9 Mayıs 1990 tarihinde 3644 sayılı kanunla ilçe haline getirilmiştir.
KULUNCAK
Yüzölçümü: 681 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Kuluncak Toplam Nüfusu : 8 320
İlçenin yerleşim tarihi 100 veya 120 yıl öncesine dayan matladır. Yıllar önce yayla hayatı sürdüren Başören, Konaktepe ve Karıncalık köyü sakinleri, kışın sığınak olarak kullanılan Kuluncak'ta sürüleriyle birlikte bir barınmak amacıyla ilçeye kışı geçirmek üzere yerleşmişlerdir. Özellikle Konaktepe ve Başören köyleri yaylalarında oturanlar zamanla su kıyısı olan kuytu yerde yerleşik düzene geçerek Kuluncak'ın oluşmasına zemin hazırlamışlardır.
İlçenin adı, kuytu bir alanda olduğu için kuytucak kelimesinden geldiği sanılmaktadır. Daha sonra Kuluncak olarak değişmiştir. Önceleri Darende ilçesine bağlı bir kasaba olan Kuluncak, 20 Mayıs 1990 tarihinde ilçe statüsünü almıştır.
İlçe Malatya'ya 110 km. uzaklıkta olup, 1270 metre rakımındadır.
İlçede temel ekonomik gelir, tarıma dayalı bahçecilik, az da olsa hayvancılıktır. Coğrafi bakımdan dağlık ve engebeli olması sebebiyle arazi azdır. Bu sebeple son yıllarda büyük şehirlere göç akımı hızlanmıştır, geçim kaynaklarının en önemlileri tarımdan elde edildiği için ekonomik yapısı toprağa dayalıdır. Çevrede Kuluncak'a yakın yerlerde Krom, Demir, Çinko, Bakır elde edilir. İlçede el sanatlarından biri olan halıcılık gelişmiştir.
İlçede tarihi yer olarak Mehmet Halife türbesi, halk arasında Siyahi baba olarak bilinen türbe, Çiritbelen köyünde Leylek denilen kaybolmaya yüz tutmuş tepe üzerinde bulunan türbe ile Alvar köyü ilçe merkezi arasında romatizma hastalıklarına şifalı olduğu söylenen hamamı sayabiliriz.
Tarih: Kuluncak'ın tarihi eskilere dayanmaktadır. İlçeye 5 km uzaklıktaki Tersakan ve Başören belli başlı tarihi kalıntıların bulunduğu yerlerdir. Kuluncak ilçesi daha önce Sivas iline bağlıydı. 1934 tarihinde, Darende ilçesine bağlı olarak Malatya iline verilen ilçe, en son olarak 9 Mayıs 1990 tarih ve 3644 sayılı kanunla da ilçe haline getirilmiştir. Kuluncak ilçesi gelişmeye müsait ilçelerimizden birisidir.
PÜTÜRGE
Yüzölçümü: 1 181 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Pütürge Toplam Nüfus: 16 612
İlk adı güzel yer, istenen yer anlamına gelen (Imrun) Pütürge, bundan 300 yıl önce köy olarak kurulmuş, 1877 yılında bucak haline getirilerek Adıyaman'ın Kâhta ilçesine bağlanmıştır. 1892 yılında ilçe olarak mülki taksimatta Elazığ iline bağlanan Pütürge Cumhuriyetin ilanıyla "Malatya'ya bağlanmıştır.
Malatya'ya 74 km. mesafede olup, yüzölçümü 1.181 km2'dir. Denizden yüksekliği 1.250 metredir. İlçenin 1 bucağı, 1 beldesi, 2 belediyesi ve 62 köyü ile 325 mezrası vardır.
İlçe, arazi olarak engebeli ve sarptır. Düz arazi yok denecek kadar azdır. İlçe toprakları Fırat Nehri'ne dökülen Şiro çayı'nın geniş vadisinin tabanı ile bu vadi etrafında bulunan dağlık kesimlerden oluşur. Yerleşim yerleri dağlık ve tepelik alanlarda yoğunlaşmıştır. Bunun için tarıma elverişli arazileri dağ ve tepelerin yamaçlarında bulunmaktadır.
İlçeye bağlı köylerin tamamında tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Bölge halkı gelenek ve göreneklerine bağlıdır. İlçede okuma yazma oranı 1985-1994 dönemlerinde % 95'e ulaşmıştır. İlçeye bağlı Uzuntaş Köyünde Perieş (Dilbersen) kalesi bulunmakta M.S. 450 yılında yapıldığı ve yapımında 10.000 askerin çalıştığı söylenmektedir. Yine dünyanın 7. harikası olarak bilinen Nemrut Dağı'nın doğu yakası ilçe hudutları içerisinde bulunmaktadır. Ayrıca Gerar Kalesi Nan-ı Guni ve Battalgazi ziyareti gibi tarihi yerler vardır.
Tarih: Önceleri Şiro ve İmran adlarıyla anıldı. Kahta'ya bağlı bir nahiye iken 1870 senesinde Elazığ'a bağlanarak bir kaza merkezi oldu. Bir süre sonra da Malatya'ya bağlandı. Buraya ilk yerleşmenin ne zaman yapıldığı bilinmiyor. İlçe halkının büyük bir bölümünün Kütahya'dan gelen Samanoğulları tarafından meydana geldiği söylenmektedir. Bunlardan başka, nereden geldiği bilinmeyen Kopuzoğulları da daha sonra buraya gelerek yerleşen bir topluluktur.
Gezilebilecek Yerler: Şiro Çayına bakan Gerar Kalesi harabeleri, Tepehan'daki han, Ormaniçi köyündeki aslan kabartması, Nan-ı Guni, Battalgazi ziyareti, Kubbe Dağı ile oradaki kaynak, yemyeşil sırtlardaki ve düzlüklerdeki yaylalar, gezilebilecek yerlere örnek verilebilir.
YAZIHAN
Yüzölçümü: 618 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Yazıhan Toplam Nüfusu : 14 315
İlçenin yüzölçümü 618 km2/dir. İlçe, yeryüzü şekli itibariyle güneyden kuzeye bir eğim göstermektedir. Kuzey tarafından dağlık ve vadilik alanlar, arazinin % 50'sini oluşturmaktadır. İlçenin % 50'si yarı sulu düz arazi olmakla beraber tarıma ve yerleşime müsaittir. İlçe arazisinin % 6O'ı dağlık, % 40'ı ise tarıma elverişlidir. Yörenin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Tarımda makineleşme, gübreleme ve ilaçlama gelişmiş, halk boş zamanlarda genellikle halıcılıkla uğraşmaktadır.
İlçede tarihi eser olarak Fethiye köyü Hasan Patrik Camii, 1556 yılında Beylerbeyi Abdullah Selamoğlu Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. M.Ö'sine ait olduğu kabul edilen İriağaç köyü Ünür mezrası kalesini sayabiliriz.
Tarih: Yazıhan ilçesinin tarihi tam olarak incelenememiştir. Yazıhan ilçesi M.Ö. 111. ve 11. yüzyılda Çin'in başkenti Pekin'den başlayıp M.S. 14. yüzyıla kadar uzanan İpek Yolu - Bakır Yolu kervanlarının konakladığı Suriye-Malatya, Gürün-Kayseri, Hekimhan-Sivas, tali yolu üzerinde yer almış, tarihi M.Ö'ye kadar dayanmaktadır.
Yerleşim yeri olarak 16. Yüzyıla dayanan Fakat Buzluk köyündeki yapay mağaralardan anlaşıldığına göre, ilk yerleşmenin milattan önceki yıllara kadar uzandığı bilinmektedir. Günümüze kadar çeşitli toplulukların yönetiminde kalan ilçe toprakları Osmanlı Devleti'nin eline geçtikten sonra imar görmeye başlamıştır. Yazıhan'da yerleşim, mezra olarak başlamış 1936 yılında demiryolunun, 1937 yılında karayolunun gelmesiyle önce köy; daha sonra 1947 yılında nahiye statüsünü kazanmıştır. Yazıhan Malatya'ya 40 km. uzaklıkta 900 rakımında, doğusunda Fırat Nehri'nin kolu (Kuruçay) ve Elazığ il sınırı, batısında Hekimhan, kuzeyinde Arguvan-Hekimhan, güneyinde Malatya il merkezi ile Akçadağ bulunmaktadır.
İlçeye isim olan han da, bu dönemden kalan en önemli tarihi yapılardan biri sayılır. Merkez ilçeye bağlı bir köy iken, 9 Mayıs 1990 tarih ve 3644 sayılı kanunla ilçe haline getirilen Yazıhan'da belediye teşkilatı 20 Ağustos 1990 tarihinde kurulmuştur.
YEŞİLYURT
Yüzölçümü: 568 km2
İl Toplam Nüfusu : 769 544
Yeşilyurt Toplam Nüfus: 283 716
İlçenin kesin tarihi bilinmemekle beraber Şabandede mevkiinde yer alan Kaletepe'de yapılan yüzey araştırmaları yöredeki ilk yerleşimin 8-9. yüzyılda Bizanslılar döneminde başladığını göstermektedir. Bu yerleşimin daha sondaki dönemlerde de gelişerek devam ettiği görülmüştür.
Osmanlı döneminde Çırmıktı, Cumhuriyetten sonra İsmetpaşa adıyla anılan ilçenin 1957 yılında statüsü, ilçe düzeyine getirilmiş ve Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir. İlçe yerleşim alanı bakımından dağlık olup, yüzölçümü 568 km2'dir. İlçe doğuda Malatya, batıda Akçadağ ve Doğanşehir, güneyde Adıyaman ve Çelikhan ilçesi, kuzeyde ise Malatya ile çevrilidir.
İlçenin bucağı olmayıp Bostanbaşı, Gündüzbey, Yakınca merkez olmak üzere 4 belediyesi, 16 köyü, 23 mezrası vardır. İlçede kara iklimi hakim olup, halkının büyük bir bölümü tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Özellikle dağlık bölgelerde ekilebilir arazinin yetersizliği buralarda hayvancılığı ön plana getirmiştir.
İlçenin gelişmesinde sanayinin büyük bir etkisi vardır. İrili ufaklı dokuma ve tekstil, özel sektöre ait fabrikalar mevcuttur. İlçenin ova köylerinde kaysı, tütün ve hububat hasadı yapılmaktadır. Kırsal kesimlerde ise gözle görülebilir bir göç yaşanmaktadır.
İlçe, tarihi ve turizm yönünden oldukça fakirdir. Eski eser olarak Osmanlı Tarzı ev ve yapılar olup, turistlik amaçlı hiç bir kalıntı yok denecek kadar azdır. Ancak ilçemizin mesire yeri özelliği taşımasından yaz aylarında büyük bir canlılık göze çarpar.
Tarihi: Yeşilyurt ilçesinin tarihi tam olarak incelenmemiştir. İlk yerleşmenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı da bilinmiyor. Buraya XII. ve XIII. yüzyıllarda yapıldığı sanılan ilk yerleşme, İnekçayı ve Şabandede Pınarı ile Gendere arasında kalan Atmalı, daha sonra Taftacık, Düğünyurdu ve Teviccik'te meydana gelmiştir.
Şimdiki Yeşilyurt'ta yapılan ilk yerleşme ise, Camii Kebir bölgesinde olmuş ve Hamit, Kasım ve İdris (Hacı İdris) adlı üç kardeş tarafından yapılmıştır diyenlerin sayısı çoktur. Yeşilyurt'taki gerçek anlamda ilk yerleşmeyi gerçekleştirenlerin Taftacık bölgesinden, kendi adlarını taşıyan Kölükkuşağı adlı iskan mahallinden gelen Kölükoğulları ailesi olduğu kesindir.
Gezilebilecek Yerler: Derme Suyu'nun geçtiği yerlerdeki bahçeler, Gündüzbey kasabası, Kıpılık, Derme Suyu'nun kaynağı olan Pınarbaşı, Kozluk köyü, Şabandede, Davulpınar İnekpınarı, İnek Çayı'nın geçtiği benzersiz vadi, Koru Deresi, Güvercin Pınarı gezilebilecek yerler arasında sayılabilir.